Sevgiyi Öğrenme Enstitüsü kurucuları Krishnananda ve Amana'nın bülten yazılarıdır.
Her türlü önemli ilişkide çatışmalar, hayal kırıklıkları ve fikir ayrılıkları yaşayacağımız muhtemeldir.
Ve genelde, bu tip durumlarla öfkelenerek ve/veya ilişkiye son vererek ve daha çok mesafe ve acı yaratarak baş ederiz.
Sorunlarımızı çözümü ulaştırmak için ihtiyacımız olan şey, bu sorunlar ortaya çıktığında hem istekli olmak hem de bunları tamir edecek araçlara sahip olmaktır.
Gelin, bir örneğe bakalım:
Alicia Jacob’a kırgın, çünkü Jacob’a ulaşamadığını hissediyor. Alicia’ya göre, Jacob duygularını paylaşmıyor; kendini kapatıyor ve rahatsız olduğu zaman bile ilişki kurmuyor. Alicia, cinsel yaşamlarının sıkıcı olduğunu düşünüyor, çünkü zaman içinde mekanik ve kopuk bir hal almış. Ne zaman bu sıkıntılarını Jacob’la paylaşmayı denese, Jacob kendini daha çok kapatıyor ve uzaklaşıyor. Jacob, Alicia’nın baskısı, beklentileri ve eleştirileri nedeniyle, ona açılmakta güçlük çektiğini söylüyor. Alicia için hiçbir şeyin yeterli olmadığını hissediyor ve ilişkileri konusunda pek umutlu değil. Çoğunlukla tartışıyorlar. Her ikisi de kırılıyor, yanlış anlaşıldığını, takdir görmediğini, sevilmediğini hissediyor ve öfkeleniyor.
Normalde, böyle bir durumda, bizi duygusal olarak tetikleyen insanla iletişim kurarken, o insanın değişmesini isteyerek adım atarız. Ancak duygusal bir evrede, karşımızdakini değiştirme niyetiyle iletişim kurduğumuzda, işler iyice kötüye gider.
İşte, başka bir yaklaşım.
Bu yaklaşımda iki evre var: “İçsel Süreç” ve “Onarım Süreci.”
Adımlar ise şöyle:
A. İçsel Süreç
- Tetiklendiğiniz anda bu durumu fark ederek başlayın ve bedeninizdeki duygulara dikkat edin. Her birimiz tetiklendiğimizde farklı duygulara kapılırız. Şok olabilir, öfkelenebilir, kırılabilir, üzülebilir, çaresizliğe kapılabilir veya utanabilirsiniz.
- Bedeninizdeki duyguların farkına vararak duyguyu hissedin. Nefes alıp verişinizin, bedeninizdeki enerjiyi nasıl etkilediğini hissedin. Karşı tarafa saldırmak, onu eleştirmek, analiz etmek veya yargılamak ve ona haksız olduğunu ve değişmesi gerektiğini söylemek için kendinizi kaybetme dürtüsünü hissedin. Belki de kendinizi suçlama, kendinizi ağır bir şekilde eleştirme, depresyona girme ve enerji ve motivasyonunuzu kaybetme eğiliminde olabilirsiniz.
- Kendinize sorun, “Bu durumda partnerinizden beklentiniz nedir?” Ve “Bu beklentiniz karşılanmadığı takdirde korkunuz nedir?”
- Kendinize sorun, “Karşılanmasını arzu ettiğiniz en derin, temel ihtiyacınız nedir?”
Aşağıda, tetiklenmiş olabilecek olası temel ihtiyaçların bir listesini göreceksiniz:
- Emniyet ve güvenlik ihtiyacı
- Sevgi ve yakınlık ihtiyacı
- Özerk hissetme ve o özerklikte destek gördüğünü hissetme ihtiyacı
- Duygularınızın anlaşıldığını hissetme ihtiyacı
- Mevcudiyet ve hassasiyet ile ilgi gördüğünü hissetme ihtiyacı
- Saygı ihtiyacı
- Dinlenilme ve anlaşılma ihtiyacı
- Dürüstlük ihtiyacı
- Bağlılık ihtiyacı
- Rahatlama ve birlikte eğlenme ihtiyacı
(Bir ihtiyaç karşılanmadığında ya da o ihtiyacın farkına vardığımızda içimizde biriken duyguları anlamak faydalıdır. İlişkilerde bu önemlidir, böylece durumu yanlış değerlendirmez, bu duyguların sebebinin karşı tarafın davranışları olduğu yanılgısına düşmeyiz. Onarım sürecine geçtiğimizde bu anlayış yardımcı olur.)
İçsel sürecin son adımı, geçmişte bu ihtiyacın karşılanmadığı tüm zamanların üzüntüsünü hissetmektir.
B. “Onarım Süreci”
- Kendinizi değerlendirip yukarıdaki soruların yanıtlarını bulmak için zaman ayırdığınızda ve partnerinizle veya karşı tarafla, net bir şekilde yakınlık ve iletişim kurma niyetiyle etkileşim kurabileceğinizi hissettiğinizde, durumu düzeltmeye hazırsınız demektir. Suçlama, saldırı, analiz veya karşı tarafı düzeltme veya değiştirme niyetinde olmamaya kararlı olun. (Sözünü ettiğimiz bu negatif tepkilerden herhangi birini vermek istiyorsanız, hemen “içsel süreç” bölümüne dönün. Gerekirse, bilincin bu çocuksu evresinden çıkamadığınızı hissediyorsanız, güvenilir bir arkadaşınızla konuşun.)
- Eşinize, “Seninle paylaşmak istediğim bir şey var. Dinleyebilir misin?” diye sorarak başlayın. (Karşı taraf o anda dinleyebilecek durumda değilse, dinlemeye hazır olduğunda size bildirmesini söyleyin. Karşı taraf dinlemeye hazır olduğunda ise, kendi sözcüklerinizle şöyle deyin:
- “Kırgınım/üzgünüm/yalnız hissediyorum ve seninle bu durumu düzeltmek istiyorum. “Şu olayı düşündüğümde, kendimi ... hissediyorum.”
Kısa ve öz konuşun.
Geçmişte olan veya söylenen belirli bir eylemi veya ifadeyi ortaya koyun ve yorum veya analiz yapmadan verilere bağlı kalın. Aynı zamanda, “Kendimi ... hissettirdin,” gibi cümlelerden kaçının. Sadece, “Ben ... hissettim,” deyin. Kendi duygunuzu tarif ederken, bunu, “Kırıldım/Üzüldüm/Hayal kırıklığına uğradım,” gibi basit ifadeler kullanın. Bu noktada, bu deneyimin geçmişinize dair tetiklediği anılardan ve duygulardan da söz edebilirsiniz, böylece karşı taraf, bunun sizin süreciniz olduğunu anlayabilir. Ama kısa ve öz konuştuğunuzdan emin olun. - Bir sonraki adım, duyguyu temel bir ihtiyaca bağlamaktır. Şöyle diyebilirsiniz:
“Bu olayı düşündüğümde kendimi ... hissediyorum, çünkü ... için temel bir ihtiyaç duyuyorum. Bu ihtiyacım konusunda çok hassasım, çünkü bu ihtiyacımın karşılanmadığı pek çok durumda kaldım.”
(Temel ihtiyacın ne olduğunu söyleyin ve uygunsa nereden kaynaklandığını ve geçmişte ne hissettiğinizi, giderilmesini hak ettiğiniz güvensizliğinizi ve asla giderilmemesinden korktuğunuzu anlatın.) - Sonra, yine uygunsa, bu kişiden bir ricada bulunun. Bu rica karşı tarafa, “Ne söylediğimi duyduğunu söylemek ve ben bunu söylediğimde kendini nasıl hissettiğini paylaşmak ister misin?” diye sormaktır.
(Bu ricada bulunurken, bunun bir talep olmadığından emin olun. Ve eğer “hayır” yanıtını duymaya hazırsanız, ancak o zaman farkı anlayabilirsiniz.) - Şimdi, aynı adımları izleyerek karşı tarafın da paylaşmasını sağlayın.
Bu süreç, kendi ihtiyaçlarımız ve yaralarımız için bizi yetişkin bilinç evremize taşır. Çocuk bilincinde, gerçek anlamda dinlemeyiz. Daha çok kendi görüş açımızı karşı tarafa aktarmak için sabırsızlanır ve özellikle suçlu hissediyorsak kendimizi savunmak isteriz. Çocuk haklı olmak ister!
Bazen, bu sadece yetişkin bilinç evresine geçişi seçmeyi gerektirir. Bazense kendimizle başbaşa kalmamız gerekir; dinleyebilecek evreye gelmeden önce kendimizi sakinleştirmemiz gerekir. Yetişkin evrede, karşı tarafın paylaştıklarını anlamak ve o kişi anlatırkan onun duygu ve ihtiyaçlarını hissetmek için yüreğimizi açarız. Ama önce kendi duygu ve ihtiyaçlarınıza kulak vermeniz önemlidir; bunu, yaralı çocuğunuzu yüreğinize alıp onu sevmek gibi düşünün.
Bu süreç bizi kendi ihtiyaçlarımız ve yaralarımızın sorumluluğunu aldığımız yetişkin düzeydeki bilincimize götürür. Çocuk bilincimizde biz aslında dinlemeyiz.. Aksine kendimizi korumaya ve kendi fikrimizi benimsetmeye uğraşırız, özellikle de kendimizi suçlu hissettiğimiz ortamlarda. Çocuk haklı olmak ister.
Jacob ve Alicia içsel ve onarım süreçlerini uyguladığında, her ikisi de, temel ihtiyaçlarının karşılanmama korkularından pek çoğunun provoke olduğunu fark ettiler. Jacob için sorun destek ve takdir görme ihtiyacı ve geçmişte bu ihtiyaçları karşılanmadığı için hissettiği ıstıraplardı. Alicia için ise, çocukluğunda yaşamadığı bir bağlılık ve mevcudiyet duygusuydu. Kendi yaralarını ve ihtiyaçlarını anladıklarında, onları hissedip şefkatle yaklaştıklarında, birbirlerini dinleyip yüreklerini açarak bu korku ve acıları paylaşma fırsatı yakaladılar.