Dans ruhun gizli dilidir, der Martha Graham. Bu öylesine söylenmiş bir söz değildir. Dansın geçmişine baktığımızda insanlık tarihiyle sınırlandırılamayacak kadar derinlere gittiğini; doğadaki ahengin, olma halinin, rüzgarın esintisinin, dalganın hareketinin bile bir dans olduğunu görürüz.
İnsanlığın dans edişi ise doğaya öykünmesiyle, evrenle bütünleşme, sınırsızlık arayışı ile başladı. İlk atalarımız kuş gibi uçmaya, ayaklarını toprağa vurup titreşimde bütünleşmeye heves etti önce... Ardından dans, dini ritüellerin, toplanmaların, törenlerin vazgeçilmezi oldu. Peki neden?
Dans en temelde kendini ifade etme ve keşfetmenin en doğal ve özgür halidir. Belki farkında bile olmadığımız gizemlerimizi, düşünce sistemimizi ortaya çıkarırız dans ederken. Bedenimizle güçlü bir bağ kurup çevremizde olan bitene kapılmak yerine kendi merkezimizde kalıp olaylara kendi açımızdan bakma şansı sunar. Dans, kapsayıcıdır. En temel ihtiyacı ait olma ve yakınlık olan biz insanlara sosyalleşme ve diğerleri ile bağ kurma fırsatı verir.
Dans mistik bir sanat ve ruhsal farkındalığa giden otantik bir yoldur. Aynı zamanda yapılan araştırmalar göstermiştir ki dans ettiğimizde mutluluk hormonu olarak da bilinen endorfin salgılarız. Stres hormonu olan kortizol seviyemizde ciddi bir azalma gözlemlenir. Buna kısaca dansın iyileştirici etkisi diyebiliriz.
Dans, yetişkinler olarak zaman zaman çok zorlanabileceğimiz deneyimleri daha dayanıklı yaşayabilmek için; kendini akışa bırakmak, salıvermek, anda olmak için keyifli bir araçtır. İçsel kaynaklar, sağlıklı bireyselleşme, farkındalık, beden – zihin – duygular arasındaki bağlantıyı anlayabilmek gibi kendimizle çalıştığımız alanlarda dansın sihrinden güç alabiliriz.
Bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu arındırmayı öğrenmeyi deneyimlediğimiz yoga 5000 yıllık bir tarihe sahiptir. Son yıllarda fiziksel egzersiz olma özelliği ile ön plana çıkmış olsa da yoganın özü, geleneği nefes tekniklerini, zihinsel odaklanmayı kullanarak ruhani enerjimizi genişletmek ile ilgilenir.
Yoganın bilinen bir kurucusu yoktur. Bununla birlikte Hintli bilge Patanjali'nin yoga felsefesi üzerine 2.000 yıllık bir tezi olan "Yoga Sutra", zihne nasıl hakim olunacağı, duyguları nasıl kontrol edeceğiniz ve ruhsal olarak nasıl büyüyeceğiniz konusunda bir rehber kitaptır. Yoga Sutra, yoganın en eski yazılı kaydı ve var olan en eski metinlerden biridir ve tüm modern yoga çeşitleri için bir çerçeve sağlar.
Bugün birçok çeşidi olan, herkesin kendi ritmine uygun olanı tercih edebileceği kadar bol disiplin sunabilen bu antik ve geniş kültür zihinsel ve fiziksel dengeyi kurabilmek için kıymetli bir araçtır. Birçok fiziksel duruşu, nefes tekniğini ve meditasyonu bünyesinde barındırarak günlük hayatın içinde bize bir rahatlama alanı açar.
Manevi mesajını ve rehberlik seanslarını iletmek için yoga genellikle kökleri, gövdesi, dalları, çiçekleri ve meyveleri olan bir ağacın görüntüsünü kullanır. Yoganın her "dalı", farklı bir odak ve özellik kümesini temsil eder. Size yaşamınızın bu döneminde iyi gelebilecek, yoga dalı ya da dallarını atölye buluşmaları programımızdan bakarak seçebilirsiniz.
Nefesimiz varlığımızın bütün yönlerini birbirine ve varlığımızı evrene bağlayan bir köprüdür. Bedenimize açılan bir kapıdır. İç dünyamızla, gerçek varlığımızla ve ruhumuzla bir bağlantıdır. Çoğumuz nefes almayı yanlış anlıyoruz. Sanki sadece yaptığımız, pasif bir eylemmiş gibi… Halbuki, değil. Nefes alıp verişimiz duygusal durumumuzla yakından ilişkilidir ve canlılığımızı, neşemizi, kendimizle bağlantımızı doğrudan etkiler. Yaşam enerjimiz solunum mekanizmamızın genişlemesine bağlıdır. Devam eden nefes alış – veriş dengeli bir oksijen – karbondioksit sirkülasyonu; doğal, güvenli, sağlıklı ve bilinçli nefes almanın bir modelidir. Aksi alışkanlıkların – nefes tutmanın, kısa, sığ, düzensiz, işlevsiz solunum alışkanlıklarının - yorgunluğa, sıkıntıya, genel bir uyumsuzluk hissine ve fiziksel rahatsızlıklara yol açtığı bilimsel olarak da kanıtlanmıştır.
Nefes çalışmaları, diyafram nefesi ve karın nefesi olarak adlandırılan, aslında bebekken sahip olduğumuz nefes alışveriş şeklini teşvik ederek bütün organlara masaj yapar. Kendi merkezimize dönmemizi sağlayarak dışarıda olup bitenden kaynaklanan kaygıyı, stresi bir kenara bırakma şansı sunar. Duygularımızda yeni boyutlar açarak, iyi olma halimizi destekler ve derinde yatan çözülmemiş sorunları fark etmemize yardımcı olur.
Nefes, yaşamın evrensel faktörüdür. Doğarız ve yaptığımız ilk şey nefes almaktır ve öldüğümüzde yaptığımız son şey
nefes vermektir. Nefes hayatın kendisidir. Osho
Nefes alırken bedenimi ve zihnimi sakinleştiririm. Nefes verirken gülümsüyorum. Şimdiki anda yaşarken, bunun tek an olduğunu biliyorum. - Thich Nhat Hanh
TheHome Workshops olarak özellikle önemini ve değerini vurguladığımız bir yaklaşım olan Pulsation metodu bir tıp doktoru ve psikoterapist olan Wilhelm Reich ‘in "Kassal Zırh" teorisi ve Reich’in öğrencisi Alexander Lowen’ın "Bioenerjetik" çalışması gibi pek çok methodu içinde barındıran beden ve duyguları anlamakla ilgili çok köklü bir çalışmadır.
Canlılığımız, neşemiz ve ifade gücümüzle yeniden buluşmamıza olanak veren Pulsation, doğunun ve batının iki farklı anlayışının bir araya getirilmesi ile yapılandırılmıştır. Daha canlı hissedebilmek, duygusal yüklerden arınıp hafiflemek için nefesi, hareketi ve sesi kullanır ve bedeni bir enstrüman olarak görür. Nefes, meditasyon ve hareket ile bedenimize ve duygularımıza temas eder, yaşam enerjimizle güçlü bir bağlantı kurarız.
Pulsation, ilişkilerimizde daha fazla sevgi, güven ve özgürlük hissetmek; günlük yaşamın akışına rahat, esnek ve keyifli bir şekilde uyum sağlayabilmek için etkili ve dönüştürücü bir yöntemdir.